22 Aralık 2008

ETOBUR BİTKİLERİM


Her şerde bir hayır varmış derlerdi büyüklerimiz. Bazen yaşadığım olaylar ve sonuçları bana bu sözü tasdik ettiriyor gibi.
2007 kasım ayında oğlumun gittiği ilköğretim okulunun bahçesindeki ceviz ağaçlarının okul müdürü tarafından hunharca kesilmesi, beni bitkilere ve yeşile daha bir bağlamıştı. O günlerde bitkilerle ilgili araştırma yaparken etobur bitkiler karşıma çıkıverdi. Ülkemizde az bilinmesine rağmen, profesyonelce bu bitkilerle ilgilenen kişilere ulaşmam zor olmadı internet sayesinde. Önce bilgi sonra tohum, yetiştirme derken etobur bitki delisi olup çıkıvermişim. Bu arada değerli bilgilerini, tecrübelerini ve hatta yavru etoburlarını bu bitkiyi yetiştirmeye gönül vermiş insanlardan esirgemeyen Sayın Erkan Mirzaoğlu'na buradan da teşekkürlerimi iletiyorum.
Yaprak yapılarından davranışlarına, yetiştirme şartlarından toprak ve su isteklerine kadar tümü çok farklı olan ve bu farklılığı yetiştiren kişiye de aksettiren etobur bitkiler bir müddet sonra tutku haline geliyor. Yağmur yağarken bidon elinizde dışarı fırlayabiliyorsunuz. Neden mi? Çünkü onlar musluk suyu içme suyu gibi sulardan hoşlanmıyor. Yağmur suyu, saf su ya da distile su seviyorlar. Doğal ortamları bataklık ve turbalıklar. Bu nedenle de her toprağı, her suyu kabul etmeyen bitkiler. Asit ağırlıklı toprakları seviyorlar. Sphagnum yosununun çürümesiyle elde edilen bir torf çeşidi olan sarışın torf veya sphagnum torfunda yetiştirilebiliyor. PH değeri 3-4 civarı olmalı ki mutlu mutlu yaşayıp etrafta gezinen sinek arı gibi canlıları yakalayabilsinler. Yakalayıp ne yapıyorlar dersiniz? İhtiyaçları olan azot ya da son zamanlarda bahsedilen fosfor gibi maddeleri bu canlılardan sağlıyorlar.
En çok bilinen türü Venüs Sinekkapanı (Dionea Muscipula)aktif kapanlı olan bu bitkinin yaprak yapısı en ilginç ve türünün tek örneğidir.

Hiç yorum yok: