16 Şubat 2009

Moringa Oleifera


Mucize Ağaç
Tropik ortamlarda yetişen "Moringa Ağacı" her geçen gün daha çok araştırmacının ilgisini çekiyor. Çünkü, ağacın marifetleri saymakla bitmiyor.
Moringa ağacının yere düşen tohumları içme suyunu temizliyor. Ağacın bu özelliği, Sudan'da Nil kenarına kurulu köylerde çok iyi biliniyor ve kullanılıyor. Moringa ağacının tohumlarının 100 gramı, bir litre suyun içindeki pisliklerin dibe çökmesini ve yüzde 99 oranında bakterilerin ölmesini sağlıyor. Bilimadamları üçüncü dünya ülkeleri için çok pahalı olan su temizleyici amonyumsülfat maddesinin yerine geçebilecek ucuz bir yöntem olabilecek bu ağaçla ilgili araştırma yapıyorlar.

Bir yıl içinde üç metre büyüyebilen ve on metreye kadar ulaşabilen Moringa ağacı, diabet, yüksek tansiyon ve anemi hastalıkları için kullanılan bazı ilaçlara hammadde sağlıyor. Aynı zamanda, bitkinin tohumlarından elde edilen yağ, makine yağı ya da enerji kaynağı olarak kullanılabiliyor. (Kaynak: Focus Dergisi Eylül 2000)

Her yeri yenilebilen bir ağaç. Tohumları Malaylar tarafından fıstık olarak yeniliyor. Kalınlaşmış kökleri yabanturbu olarak yenilebiliyor. Yaprakları yeşillik olarak, salatalarda, sebze yemeklerinde yeilebiliyor. Yaprakları toz haline getirilip temizlik ve dezenfekte etmek için kullanılıyor.Tohumları %38-40 oranında kurumayan Ben (Oil) Yağı içeriyor; bu yağ resimde boya içeriği olarak; saat gibi hassas makinelerin yağlanmasında kullanılıyor. Bu yağ temiz, tatlı ve kokusuz olduğu için parfüm ve saç bakım ürünlerinde kullanılıyor. Ağacı kullanıldığı gibi; çit olarak da kullanılabiliyor.

En önemli özelliği yaprağının besleyici özellikleri: Aynı ağırlıktaki portakalın 7 misli C vitamini, sütün 4 misli kalsiyum, havucun 4 misli A vitamini, sütün iki misli protein ve muzun 3 misli potasyum içeriyor. Bu yüzden Yaşam Ağacı veya Mucize Ağaç olarak adlandırılıyor.



Böyle mucize bir ağacın varlığından haberim olur olmaz durur muyum? Hemen tohum edinme çalışmalarına başladım. 2008 Ağustos sonunda Hindistan'dan gelen tohumlarımı derin bir kaba drenajı iyi bir toprak karışımına ektim. Çimlenme hızlı ve başarılı oldu.









Gökyüzünü bile zor görebildiğimiz sefertası binalarda yaşamanın dezavantajını zavallı maringa fidelerim de hissediyor olmalı ki yapraklarında yer yer renk açılmaları başgösterdi. Neyse ki hemen ayrı kaplara şaşırtıp güneş gören bir yere taşıyınca kendilerine geldiler.

2 Ocak 2009

2009'a KARŞILAMA

Acısıyla tatlısıyla 2008 yılını harcadık. El birliğiyle yapacağımızı yaptık. Savaşlar oldu. Masum insanlar öldü. Açlık, yoksulluk, cinnetler, katliamlar...
Belki bu saydıklarıma fiilen katılmadık. Ama bu yapılanlara susmak kabul etmek demektir. Sustuk...

Sevgili 2009!
Sen bize bakma. Bizler çıkarcı yaratıklarız. Sen yine en iyi niyetinle gel. Haketmediğimiz halde, tüm güzelliklerinle gel. Belki ücra bir yerlerde seni ve güzelliklerini hakedecek masum insanlar vardır. Onların hatrına mutluluk, sevgi ve barışla gel...
Hoş gel... safalar getir...

28 Aralık 2008

KEDİ DIŞKISINDAN KAHVE



'İğrenç' demeyin, kedi dışkısı deyip geçmeyin. Endonezya açıklarındaki Sumatra Adası ile çevre adalardaki ormanlarında yetişen kahveye özelliğini veren bir Misk kedisi türü.
Bu kediler kahve ağaçlarındaki kahve çekirdeklerini bütün olarak yutuyor. Midesindeki enzimlerle fermantasyon geçiren çekirdekler dışkı yoluyla atılıyor. Bu çekirdekler dışkıdan ayrılıp özel işlemlerden geçiliyor ve sofraya kahve olarak geliyor.
İşi gücü bırakıp bu kahvenin sırrını keşfeden ise Kanada Ontario'daki Guelph Üniversitesi'nden Dr. Massimo Marcone adlı öğretim görevlisi. Kopi Luwak adlı kahve yılda 260 kilo kadar üretilebiliyor.

Sabah gazetesinin haberine göre, dünyanın en pahalı kahvesinin satışı Türkiye'de de başladı. EvdeKahve-Etken Gıda adlı şirket 6 ay önce Kopi Luwak'ı ithal etmeye başlamış. 15 içimlik paketlerde satılan kahvenin bir kutusu 100 gram. 15 içimlik kutunun fiyatı 990 YTL. Bölün paket fiyatını 15'e 66 YTL çıkar. Bir başka deyişle bir fincan kahve 66 YTL'ye geliyor.

Peki bu kahveyi alan var mı? İthalatçı şirketin ortaklarından Selçuk Karaoğlan, "11 kutu sattık" diyor. Bu da 1.1 kilo demek. Karaoğlan 60 kutu daha sipariş verdiklerini söylüyor.

ALINTI

22 Aralık 2008

ETOBUR BİTKİLERİM


Her şerde bir hayır varmış derlerdi büyüklerimiz. Bazen yaşadığım olaylar ve sonuçları bana bu sözü tasdik ettiriyor gibi.
2007 kasım ayında oğlumun gittiği ilköğretim okulunun bahçesindeki ceviz ağaçlarının okul müdürü tarafından hunharca kesilmesi, beni bitkilere ve yeşile daha bir bağlamıştı. O günlerde bitkilerle ilgili araştırma yaparken etobur bitkiler karşıma çıkıverdi. Ülkemizde az bilinmesine rağmen, profesyonelce bu bitkilerle ilgilenen kişilere ulaşmam zor olmadı internet sayesinde. Önce bilgi sonra tohum, yetiştirme derken etobur bitki delisi olup çıkıvermişim. Bu arada değerli bilgilerini, tecrübelerini ve hatta yavru etoburlarını bu bitkiyi yetiştirmeye gönül vermiş insanlardan esirgemeyen Sayın Erkan Mirzaoğlu'na buradan da teşekkürlerimi iletiyorum.
Yaprak yapılarından davranışlarına, yetiştirme şartlarından toprak ve su isteklerine kadar tümü çok farklı olan ve bu farklılığı yetiştiren kişiye de aksettiren etobur bitkiler bir müddet sonra tutku haline geliyor. Yağmur yağarken bidon elinizde dışarı fırlayabiliyorsunuz. Neden mi? Çünkü onlar musluk suyu içme suyu gibi sulardan hoşlanmıyor. Yağmur suyu, saf su ya da distile su seviyorlar. Doğal ortamları bataklık ve turbalıklar. Bu nedenle de her toprağı, her suyu kabul etmeyen bitkiler. Asit ağırlıklı toprakları seviyorlar. Sphagnum yosununun çürümesiyle elde edilen bir torf çeşidi olan sarışın torf veya sphagnum torfunda yetiştirilebiliyor. PH değeri 3-4 civarı olmalı ki mutlu mutlu yaşayıp etrafta gezinen sinek arı gibi canlıları yakalayabilsinler. Yakalayıp ne yapıyorlar dersiniz? İhtiyaçları olan azot ya da son zamanlarda bahsedilen fosfor gibi maddeleri bu canlılardan sağlıyorlar.
En çok bilinen türü Venüs Sinekkapanı (Dionea Muscipula)aktif kapanlı olan bu bitkinin yaprak yapısı en ilginç ve türünün tek örneğidir.

4 Kasım 2008

EZAN ÇİÇEĞİ

Halk arasında ezan çiçeği olarak bilinen oenothera ilginç özelliklere sahip otsu bir bitkidir.Lale iriliğindeki ipeksi sarı çiçekleri gün boyu kapalı durur. Güneş battığı anda -ki bu an ezanın okunmasına da denk gelir-aniden açılarak şaşırtıcı bir gösteri sunar. Bu arada çarpıcı kokusu ile tüm arıları kısa bir süreliğine üzerine çeker. Arılar yaklaşık 10 dakika kadar çiçeklerin etrafındadır sonra onlar da kaybolur. Ertesi gün öğlene yakın sönen çiçeklerin ömrü bir gündür. Ancak bol tomurcuk verdiği için problem olmaz. Baharda rozet biçimi etli ve tüylü yaprakların ortasından uzun bir sap çıkarır. Bu sapın üzerinde yaz boyu açacak olan tomurcukları taslak halinde bulunur. 1.5 metre uzayabilir. Aynı zamanda şifalı bir bitkidir. Yağı Ticari ambalajlarda satılmaktadır. Aşağıda kendi bahçemdeki ezan çiçeklerinin açılışını görüntülediğim video bulunmaktadır. Kokusunu sizlere iletemesem de bu muhteşem gösteriyi izlemelisiniz.

3 Temmuz 2008

HOŞGELDİN DENİZ EFE!



Heyecanla geleceğin günü bekledik. Sesini duymadan, yüzünü görmeden sevdik seni.
Dünyaya gözlerini açıp, yaşam çığlığını attığında ise vazgeçilmezimiz oldun.
Hoşgeldin! İyi ki geldin DENİZ EFE...

25 Şubat 2008

LİPOGRAM

Bir dilin çok kullanılan bir harfini hiç kullanmadan yazılmış eserlere deniyormuş LİPOGRAM. Şu aralar iki kelimeyi bir araya getiremeyen insanlarla doluykan çevremiz. İnsanlar sınırlarını zorlayarak neler yapmışlar. Hem de taaa antik çağdan beri.
Lipogramın ilk örnekleri eski yunanda görülmüş. Bir adamcağız- Adı TRİFONYUS-24 kitap yazmış bu teknikle ve her kitapta başka bir harf eksik. Alfa, beta, gama...diye devam eden. Sonra 18.yy'da alman Gattlob BURMAN -r harfini çıkarmış hayatından 20 bin kelimelik 130 şiir yazmış ve hayatının son 17 yılında konuşurken bile -r harfini kullanmamış. Fransız yazar Georges Perec'in "Kayboluş" romanında da e harfi bulunmuyor. İşin ilginç yanı yazar bunu açıklayana kadar hiç bir eleştirmen bunu farketmemiş. Daha da ilginç olanı ise bu ünlü roman dilimize çevrildi. Cemal Yardımcı tarafından dilimize çevrilen romanın çevirisinde de hiç -e harfi bulunmamakta.(Bu romanı yazmaktan daha da zor olsa gerek)
Şimdi gelelim bize bizde yok mu? Bizde de gururla söyleyeceğimiz bir lipogram örneği var. Çeviri değil. Ama kimsenin haberi yok o ayrı konu. Yazar Ersin Tezcan'ın E'siz POTKAL adındaki kitabının içinde -e harfi yok. Okumanızı tavsiye ederim.